İkiz alev nedir? Romantik bir aşk mı? Bizi aynalayan ve tercihen karşı cinsten birisi mi? İnsanların tutkulu aşklarını tanımlamak için ortaya çıkardıkları bir kavram mı? İkiz alev süreci bir yıkılıp yeniden yapılma mı yoksa? Bunların hepsini içinde barındırabilir. Belki de hiç biri değildir. İkiz alev nedir? Tekrar hatırlayalım.
İkiz Alev Nedir?
İkiz alev kavramı için onlarca tanım yapılabilir. Belki tek cümlede tanımlamak zor bile olabilir. Diğer yazılarımızda da belirtiğimiz gibi duygular ve hisler söz konusu olduğu zaman dünyada yaşayan insan sayısı kadar farklı his, duygu ve kavrayış ortaya çıkar.
Genel anlamda ikiz alev bizim özellikle yaralarımızı ortaya çıkaran bizi yansıtan aynalarımız olarak tanımlanabilir. Bilgelerin deyimi ile yaprağı hareket geçiren rüzgardır ikiz alev. Belki de bir anlamda herkes ikiz alevimizdir. İnsanlar öz olarak gerçekte aynıdır. Bizlerin hepimizin gerçek benliği birdir. Bizleri birbirimizden ayıran şeyler sonradan öğrendiğimiz daha doğrusu ön kabulle benimsediğimiz sahte gerçeklerdir.
İnsan doğduğu çevre, sosyo-ekonomik koşullara, aldığı eğitime göre kendisine bir kimlik oluşturuyor, farklı roller üstleniyor. Bu kimlik ve rollere kendini o kadar çok kaptırıyor ki zamanla bu rolleri gerçek benliği sanmaya başlıyor ve gerçek özün üzerini örtüyor.
Bu durum bir nevi gerçek kendini inkara neden oluyor. Gerçekten hissettiği, olduğu gibi yaşamayı değil, sorgulamadan kabul ettiği dogmalara göre yaşıyor. Bu şekilde uzun süre devam etmek çok mümkün olmuyor aslında. Özellikle kendimize sahte kimlikler-benlikler tanımladığımız bu çağda Psikiyatristler ve Psikologlar hiç boş kalmıyor. Kendini inkar ve sahte benliğe sarılmanın sonucu ruh sağlığında sorunlara neden oluyor. İnsanlar gerçeklerle yüzleşmekten ziyade çareyi ilaçlarda ve terapilerde alıyor.
Alınan tedaviler sadece geçici çözümler sunuyor. (Her hangi ruhsal bir rahatsızlığınız varsa kesinlikle hekimlere başvurmanızı öneriyoruz.) Terapiler, ilaçlar bir süre etkili olabiliyor. Sonrasında tekrar mutsuzluk, huzursuzluk ve güvensizlik sarıyor hayatımızı.
İkiz alev, insanın kendisi gibi mevcut sahte benliğini fark etmeye, yaralarını fark edip iyileştirmeye, kendisi ile yüzleşmeye başlamış, benzer birisi ile karşılaşma olarak da tanımlanabilir.
İkiz alevler ruhsal olarak, bir ruhun bölünmüş iki parçası ya da iki beden de dünyaya gelen tek ruh olarak tanımlanır. Bu tanıma göre iş aynalama ve birbirinin yaralarını göstermeyi epeyce aşıyor. Eğer gerçekten ikiz alevler birbiri ile aynı ruha sahipseler bu daha karmaşık bir hal alabilir. Bir ruhun bölünmesi, iki bedende aynı ruhun olduğu hissetmekle belki anlaşılabilecek bir durumdur.
Günümüzde ikiz alev kavramı genellikle tutkulu romantik bir aşk ilişkisi ve yaraların iyileşmesi ile öze dönüş ve en sonunda birleşme olarak anlaşılıyor. Özellikle ikiz alev birliği en çok karıştırılan noktadır.
İkiz alev birliği fiziksel bir birliktelik, uzlaşmadan ziyade iyileşme ve arınmadır. İkiz alev romantik tutkulu bir aşk değildir her zaman. Hissedilen çekim tetikleyici bir rol üstlenebilir. Hissedilen çekim ve aşinalık duygusu yine bizim önceki öğrendiğimiz aşk ve tutku ile benzerlik gösterdiği için bu derin bağlantıyı sahte benliğimizin arzuladığı koşullu beklenti içindeki aşklara benzetebiliriz.
İkiz alev bize gerçek benliğimizi fark etmemizi sağlamak için hayatımıza girer. Gerçek özümüzü görmek, kendimize uygun gördüğümüz rollerimizden sıyrılmamızı sağlamak için.
Sahte benliğimizden, rollerimizden, kimliklerimizden arındığımız zaman saf sevgiyi deneyimlemeye başlarız. Yani koşulsuz sevgiyi…
İkiz alev birliği gerçekleştiği zaman bir kişi ile bir olmayız. Gerçek öze dönüş olduğu zaman insan tüm insanlar, canlı cansız varlıklar ve tüm evrenle bir olduğunu kavrar. Birlik bilinci oluşur. Sen, ben, o diye bir şey kalmaz lügatte.
İkiz alev bizleri harekete geçiren bir yeldir belki de. Leyla ile Mecnun aşkında, Mecnun’un Leyla’yı görünce “Sen Leyla isen bu içimdeki Leyla kimdir?” demesidir belki de.
İkiz alev bizim uyanışımızı tetikleyen bir başlatıcı olabilir. Bununla birlikte ikiz alev fiziksel olarak birlikteliği amaçlayan bir süreç değildir. Fiziksel olarak onunla kavuşma isteği de sahte benliğin bağımlılık içeren koşullu sevgisinin bir arzusudur.
Gerçek sevgi kendinin değil, sevdiğinin menfaatini ister. Bağımlı sevgi ise kendi çıkarını gözetir. Kıskançtır, bencildir. “Ya benimsin ya toprağın” der.
Sonuç olarak ikiz alevimiz bize gerçek, saf, koşulsuz sevgiyi deneyimlememizi öğretir. Yaralarımızı gösterir bize, iyileşmemizi başlatır. Gerçek özümüzü, benliğimizi görüp kendimizi sevmemizi, herkesi bir görmemizi öğretir. Bunları öğrenirken yanımızda olması şart değil. Bizi tetikleyip kendi hayatına döner. İnsan yalnızken daha çabuk büyür, farkındalığı daha çabuk gelişir.
Siz de görüşlerinizi aşağıdaki yorum kısmında belirtirseniz mutlu oluruz.
Yolunuz sevgi ile aydınlansın.
Ne diyebilirim ki. Ne diyorsanız o. Dediginizi yaşıyorum on yıldır. Ve ilk defa karşılıklı bir deneyim imkanı doğdu bir kaç aydır. Farkettigim şu ki: hala erteliyoruz. İşlerimiz bitmemiş demek ki.
Yorumunuz için çok teşekkür ederiz