Genellikle önceden birbirine aşık olan, eski sevgili ve eski eşlerin birbirlerinden nefret ettiklerini duyarız. O kadar harika, mucize gibi duyguları birlikte paylaşmamışlar gibi. birbirleri hakkında güzel şeyler söylemezler. Sizce bunun sebebi ne olabilir? Gerçekten aşk her zaman nefrete dönüşür mü? Aşkın nefrete dönüşmesinin nedenleri nelerdir? Bu yazımızda muhtemel sebepleri anlatacağız.
Bazı bilimadamına göre aşk bir delilik halidir. Yapılan araştırmalara göre aşkta salgılanan vücut kimyasallarından dolayı beynin bazı kısımlarının bloke olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle organizasyon becerimizden sorumlu olan beynimizin serebral korteks bölümün, aşık olan kişilerde tamamen bloke olduğu gözlemlenmiştir. Nefrette de serebral korteks bölümünün kısmen devre dışı kaldığı gözlemlenmiştir. Bu konu doktorların, araştırmacıların işi bu kısmına çok fazla girmeyeceğiz.
Yukarıdaki paragrafta belirtildiği gibi aşk ve nefret benzer nörolojik etkiler göstermektedir. Aşkta, tutku gözü kör ederken, nefrette gözü kör eden ise öfkedir. Bu öfkenin altında ise özgüven eksikliği, yetersizlik ve kendine güvensizlik duyguları yatmaktadır. Özellikle aşk ile başlayan ilişkilerde zaman geçtikçe, ilk zamanlardaki heyecan kalmayacak ve çiftler birbirlerinden soğuyacaktır. Bu durumda insanlar bu doğal seyri kabullenmek yerine kendilerini veya karşı tarafı suçlamaya başlayacaklardır. Kendilerine göre bazı zorunluluklardan dolayı ilişkiyi devam ettirdikleri takdirde birbirlerine olan sevgilerinin yanında saygılarını da kaybederek ilişkiyi daha da çekilmez bir hale getireceklerdir.
Sonunda dayanılmaz hale gelen ilişki sona erdiğinde insanlar birbirlerini suçlamaya ve öfke kusmaya başlarlar. Bu durumun temelinde kendinin farkında olmama, özgüven eksikliği yatar. Çünkü kendini tanımayan insanlar, tüm olaylarda suçlu arama eğilimindedirler. Bu kendinden bihaber olma ve dolayısıyla empati yeteneğinden yoksun olma durumu suçluyu bulur. Bu suçlu genellikle karşı taraftır. Karşı tarafa karşı oluşan öfke nefreti doğurur. Aşkın nefrete dönüşmesi kolaylıkla gerçekleşir.
Çoğu zaman karşı tarafı suçlama ve duyulan öfkenin sebebi, yetersizlik duygusundan meydana çıkar. Kişi kendini yetersiz hissettiğinden dolayı bunu bastırmak için aslında ortada bir suçlu yokken bütün sorumluluğu karşı tarafa yükleme eğilimine girebilir. Biten bir ilişkinin ardından kendinden emin, farkındalığı yüksek olan insanlar, suçlu aramazlar. Bitmesi gerektiği için bittiğini kabullenir ve eski eş/sevgililerine minnettar kalırlar.
Hayatta her şeyde olduğu gibi ilişkilerde de iyi yada kötü yoktur. Bize kötü gibi gelen olaylar eğer iyi bir gözlemci olursak, bizim büyümemiz ve gelişmemiz için bir fırsattır. Bize iyi gelen olaylar ise bizim için birer bonus gibidir. Çoğu zaman bize kötü gibi gelen olayların ardından gelirler. Çünkü geçmişten ders çıkarmışızdır. Geçmiş olaylar sevinmemiz yada üzülmemiz, kin ve nefret dolmamız için değil, ruhsal gelişimizi tamamlamak için öğrenmemiz gereken derslerdir.