Tekamül, olgunlaşma, gelişme, ilerleme, ruhsal evrim demektir. Başka bir deyişle tekamül, insanın egodan kaynaklanan algılardan, koşullanmalardan, geçmiş deneyimlerinden dolayı oluşan yargılarından kurtulma sürecidir.
İnsanların yaşadıkları olaylar, deneyimler, zihin üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakır. Bu etkilerden dolayı zihin gerçek olmayan bir kişilik ve benlik oluşturur.
Geçmişte travmalar yaşayan bir insan kendini değersiz hissettiren bir benlik oluşturur.
İnsanlar, atalarından öğrendikleri ve bu öğrendiklerine göre yaşadıkları deneyim sonucunda kendilerine bir kimlik oluşturlar. İnsanlar oluşturdukları bu kimliğe sıkı sıkıya bağlanırlar ve bunu bırakmak istemezler.
İnsanların kimliklerine göre belirledikleri alışkanlıklarından kurtulmaları kolay değildir.
İnsanın kendisi için yarattığı kimlik kendisi ve başkaları tarafından gerçek benlik olarak algılanır.
Kişinin yarattığı bu kimlik, duyguları, düşünceleri ve davranışları oluşturur.
Tekamül Ne Demek
Tekamül demek, otantik benliğimize ulaşma, özgürleşmek için kendimizi iyileştirme sürecidir. Bütün insanlar kendilerine sahte kimlikler, kişilikler ve benlikler oluşturmaktadır.
Bu oluşumlar içsel değil dışsal kaynaklıdır. Bir nevi sahte benlik, sahte kimlik, sahte kişiliklerle yaşıyoruz. Tekamül, içimizdeki gerçek öze dönüştür.
Tekamül ne demek; Tekamül süreci, ruhsal uyanış, ruhsal evrim, aydınlanma olarak da tanımlanır.
Tekamül süreci, sahte benlik ve kişilikten kurtulma süreci olsa da bütün değerleri yok etmek değildir.
Tekamül ilerledikçe kişi kimliklerden özgürleşir. Bununla birlikte toplumsal kurallar ve geleneklere saygılıdır. Buradaki temel fark, onun benliğini, kişiliğini, duygularını ve davranışlarını oluşturan faktörler artık dışsal değildir. Kişinin artık farkındalığı artmıştır.
Hatta duygularından bile sıyrılmayı başarabilir belli bir aşama kaydettikten sonra.
Tekamül beşerin insan olma süreci olarak da tanımlanabilir. “Tekamülün (Ruhsal Evrimin) herhangi bir dinle ilgisi yoktur, ancak her şeyin geçici beden içindeki ebedi ruhla ilgisi vardır!” Akif Manaf, Spiritual Evolution
Tekamül, aydınlanma, ruhsal uyanış anlık değildir.
Tekamül bir ömür boyu, bedenin doğumundan ölümüne kadar devam eder. Ve doğrusal bir çizgide devam etmez. Tekamül spiral şeklinde ilerler. Sürekli çıkış ve inişler vardır. Ruhun karanlık gecesi ve aşk, vecd halini tekamül sürecindeki kişi defalarca deneyimleyebilir.
Ruhsal gelişim ve tekamül ağır ağır ilerleyen bir süreçtir. Kişi belli aşamalardan geçer. Her aşamada dünya farklı bir şekilde yüzünü gösterir. Çünkü tekamül sürecimizde hayata bakış açımız sürekli farklılaşır.
İslam’da Tekamül Nedir?
İslam, Allah’a iman beyanıyla, yani şu sözleri söyleyerek başlar: “Allah’tan başka ilah olmadığına tanıklık ederim ve Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim.” Tanıklık etmek, doğrudan bilgiye dayanarak ifade vermek anlamına gelir.
Dolayısıyla İslam’ın başlangıcı idrak etmektir. Gerçeği arayan kişi, uzun bir arayıştan sonra gerçeği keşfeder. O zaman kalbi, keşfettiği şeyin gerçek olduğu inancıyla doludur. O zaman, kalbi ve zihni seviyesinde bulduğu gerçekliği kelimelerle ifade etmek doğal bir dürtüdür.
Tanıklık sözleri veya şehadet, aslında onun idrakinin bir beyanıdır, sadece kelimelerin tekrarından ziyade, tek Tanrı’dan başka bir tanrı yoktur. Yani, ibadetin gerçek amacı sadece Allah’tır. Sadece O, ibadet edilmeye layıktır. Kıyamet gününün Rabbi yalnız O’dur. Hiç kimse hiçbir bakımdan O’nun ortağı ya da ortağı değildir.
“Allah’tan başka tanrı yoktur”, Allah’tan başka ibadet edilmeye değer hiçbir varlık olmadığı anlamına gelir.
İslam’ın asıl hedefi manevi ilerlemedir. Bunun için insanın maneviyatının uyandırılması ve içinde saklı olan ilahi duyguların uyandırılması gerekir. Kuran’ı kerimde insanın tövbe ile ve güzel işler yaparak arınabileceği vurgulanmıştır.
Aslında, her insan saf bir doğa ile doğar. Bu bakımdan, herkes doğuştan saf ve temizdir. Fakat bu dünyada kaldığı süre boyunca dışsal olarak kirlenir.
Arınma ile kastedilen, insanın kendisini bu dış ahlaki kir kabuğundan kurtarması ve birlikte doğduğu erdemli doğaya geri dönmesidir.
Bu arınma ve temizleme eylemi bireyin kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Küçük bir çocuk kendi başına temiz ve saf olabilir, ama bu saflık hali onun biraz çabasından kaynaklanmaz, çünkü yaratıldığı andan itibaren bu koşuldadır. Büyüdüğünde bu farklı bir konudur. O zaman kendi çabasıyla, ruhsal olarak kendini temiz ve saf kılmalıdır. Bu, kişinin kendi iradesi ve çabalarıyla ruhsal gelişimin en uygun aşamasına bilinçli olarak ulaşması anlamına gelir. İslam’da arzu edilen bu kendi kendine edinilen manevi ilerlemedir. Kuran’da buna kişinin Rabbinin huzuruna “temiz bir kalple” gelmesi denir “Ancak Allah’a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer).” Şuara Suresi 89. Ayet
Bir hadis-i şerife göre Hz. Peygamber (s.a.v) namaz kılarken “Allah kalbimi nurlanlasın” diye dua etmiştir. Aynı şekilde Hz. Peygamber de bir keresinde birisi için dua ederken şu sözleri söylemişti: “Ey Allah’ım, günahlarını bağışla ve kalbini arındır.” İmam Malik’in Muatta’sında Lokman’ın bir sözü şu sözlerle kaydedilmiştir: “Allah, ölü toprağı yağmurlarla dirilttiği gibi, kalbi de hikmet nuruyla diriltir.” (s. 707)
Buna tekamül denir. Yani asıl yaratılış fıtratına dönüş. Allah ile arasına hiç bir şey koymadan direkt ona bağlanmak. Bu dünyanın hiç bir süsüne, mal, evlat, makam gibi geçici şeylere bel bağlamamak. Mutluluğu ve gerçek manada tatmini fani şeylerde aramamak.
Dünyadaki hiç bir nimet ile insan tam olarak tatmin olamaz. İnsan dünya nimetlerine kavuştukça, yokluğunda özlem duyduğu her şey artık ona yetmemeye başlar. “Dünya hayatına meyledenler deniz suyu içenlere benzer. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler.” Muhyiddîn-i Arabî” Bu sözde de belirtiği gibi dünya hayatı tıpkı deniz suyu gibidir. Biz insanlar ne dünya hayatında ne kazanırsak kazanalım hep daha fazlasını isteriz. Sahip olduğumuz hiç bir dünyalık bizleri mutmain etmeyecektir. Rad Suresi 28 ayette zikredildiği üzere “Bunlar, iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.
Zikirden maksat anmak, hatırlamak, çağırmaktır. Hayatımızda neyi çok anar ve onun hakkında düşünürsek yaşamımıza onu çekeriz. İlahi emirde de buyurulduğu üzere İnsan ancak Allah’ı anmakla huzur bulacaktır.
Ve İslam’ın asıl amacı da bu manevi ilerlemedir. Manevi ilerleme kaydedemeyenler kesinlikle hiçbir zaman gerçek anlamda İslami bir karaktere sahip olmayacaklardır.
Yazıdan anladığım kadarıyla tekamül, beşerin tekrar insan olma süreciymiş