Aşağıda yer alan Ruhsal Uyanış Testi’ni cevaplayarak, ruhsal uyanışın hangi aşamasında olduğunuz hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Ruhsal uyanış testi;
Ruhsal Uyanış Testi
Ruhsal uyanış bir anda gerçekleşen bir şey değildir. Ruhsal uyanış ömür boyu devam eden bir süreçtir. Nesimi’nin “Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni” sözünde de belirtiği gibi ruhsal uyanış süreci inişli çıkışlı bir süreçtir.
Tekamül süreci doğrusal bir çizgi halinde değil spiral şeklinde devam eder. Ruhsal uyanış yolculuğunda bir çok tekrarlar, bize iyi ya da kötü gibi gelen olaylarla karşılaşırız.
Ruhsal Uyanış Nedir?
Ruhsal uyanış süreci, olgunlaşma, daha yüksek bir anlayışa ve farklı bakış açılarına sahip olma yolculuğudur. Olgunlaştıkça, bize daha önce kötü gibi gelen olayların aslında bizim yüksek hayrımıza hizmet ettiğini anlarız. “Olmadı diye sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin.” Şems-i Tebrizi
Tekamül sürecimizde ilerledikçe farkındalığımız, sabrımız, şükrümüz, kavrayışımız artar. Her şeyin iki yüzü olduğu gibi gerçeklerin de iki yüzünün olduğunu idrak ederiz zamanla. Olgunlaştıkça olaylara farklı perspektiflerden bakmayı, duygusal, ani tepkilerden kaçınmayı öğreniriz. Artık yargıların yerini kabullenme alır. Aslında kendimize uygun gördüğümüz rolü oynayan sahte bir karakter olmaktan, kendimizi, başkalarını, evreni, tüm varlıkları gözlemleyen bütünün mükemmel bir parçası olan ve bütünün tüm özelliklerini kendinde toplayan bir varlık olduğumuzu anlarız.
Ruhsal Uyanış Nedir; Üçüncü boyut bakış açısına göre her şey maddeden ibarettir. Asıl olan bedendir. Bu bakış açısına göre kendimizi sadece bedenden ibaret sayarız. Oysa gerçekte hepimiz bedenlenmiş ruhlarız. Hepimiz biriz ve görünmez iplerle birbirimize bağlıyız.
Konuştuklarımız, düşündüklerimiz, yaptıklarımız ve hissettiklerimizin evrende etkileri sandığımızdan daha fazladır. Canlı cansız tüm varlıklar birbirleri ile ilişki ve etkileşim içindedirler. Bizleri ayıran, daha doğrusu ayrı gösteren şey sahte benliklerimizdir.
Doğduktan sonra ebeveynlerimiz ve çevremizden öğrendiklerimize göre bir kişilik dizaynı yapıyoruz. Ego tarafından ortaya konulan, inanmadığımız, benimsemediğimiz, içsel olarak sahteliğini her zaman bildiğimiz bir sahte benlik.
“Nasıl olur da insan kendine uygun gördüğü rol uğruna, kendini ortadan kaldırır?” Simone de Beauvoir…
Sahte benliğin, kişiliğin aslında ne olduğunu en iyi anlatan sözlerden biridir Simone De Beauvoir’in yukarıdaki özdeyişi… Atalarımızdan öğrendiklerimize -onlarında atalarından öğrendiklerine- göre aslında doğruluğu hiç bir zaman kanıtlanamamış kalıplara göre yaşamaya şartlandırmak kendimizi. Bir nevi köleleştirmek, evcilleştirmeye çalışmak ruhumuzu.
Şartlanmalar, koşullanmalarla mutlu olmaya çalışma çabaları. İçimizde öylesine doğal olarak bulunan mutluluğu belli şartlara bağlama alışkanlığı…
Oysa toplumun bize öğrettiği, evli ise mutlu, zengin ise mutlu, güzel-yakışıklı ise mutlu, iyi bir kariyer sahibiyse mutlu…. Bu liste uzayıp gider. Bu şartlanmalara sahip milyonlarca mutsuz insan var… Elbette insanın hedefler koyması, yaşam standartlarını yükseltmesi için çalışması çok güzel bir şey. Hedefe doğru ilerlemek için çaba harcamak insana zevk verir.
Bizi gerçekte mutlu eden şey sahip olduklarımız değildir. Mutluluk zaten kendiliğinden mevcuttur. Mutlu olmak her hangi bir şarta bağlı değildir. Koşullanmalar, köleliği ve bağımlılığı getirir. Ruhsal uyanış, bağımlılıklardan, sahte rollerden, koşullanmalar, şartlanmalardan özgürleşmedir. Gerçekten inanmasak bile toplumsal ya da diğer kaynaklardan gelen dogmalara körü körüne bağlı şekilde yaşama çabası.
Yazıyı Amerikalı Ünlü Komedyen Bill Hicks’ten bir alıntı ile bitirmek istiyorum; “Dünya, lunaparktaki bir gezintiye benzer ve oraya gitmeyi seçtiğinizde, bunun gerçek olduğunu düşünürsünüz çünkü bu, zihnimizin gücünden kaynaklanır. Yolculuk yukarı ve aşağı gidiyor, etrafta ve çevresinde, heyecan ve titreme var ve çok parlak renkli ve çok gürültülü ve bir süre eğlenceli. Pek çok insan uzun süredir ata biniyor ve “Hey, bu gerçek mi, yoksa bu sadece bir gezinti mi?” diye merak etmeye başlıyorlar. Ve bazı insanlar gerçeği hatırladılar ve bize doğru dönüp; “Hey, endişelenme; asla korkma, çünkü bu sadece bir gezinti” diyorlar. Ve biz… o insanları öldürüyoruz. “Kes sesini! Bu yolculuğa çok yatırım yaptım, kapa çeneni! Endişelerime bak, büyük banka hesabıma ve aileme bak. Bu gerçek olmalı.” Sadece bir gezinti. Ama bize bunu söylemeye çalışan iyi adamları her zaman öldürürüz, hiç fark ettin mi? Ve bırak iblisler çıldırsın… Ama önemli değil, çünkü bu sadece bir gezinti. Ve istediğimiz zaman değiştirebiliriz. Bu sadece bir seçim. Aşırı çabalama, kendini yiyip bitirmek yok, gece gündüz sadece iş yok, para biriktirmek yok. Bu korku ve sevgi arasında bir seçim. Korkunun gözleri, kapılarına daha büyük kilitler takmanı, silah satın almanı, kendini kapatmanı istiyor. Sevginin gözleri ise, bunun yerine hepimizi bir olarak görür. İşte dünyayı şu anda daha iyi bir yere dönüştürmek için yapabileceklerimiz. Her yıl silahlara ve savunmaya harcadığımız tüm parayı alalım ve bunun yerine dünyanın fakirlerini beslemek, giydirmek ve eğitmek için harcayalım, ki silahlara giden para, bunun bedelini defalarca karşılar, tek bir insanı dışlamaz ve birlikte uzayı keşfedebiliriz, hem içte hem dışta, sonsuza dek barış içinde.”
Beğeniyorum bu testleri ama içlerinden alıntı yapmak kopyalamak ve paylaşmak istediğimde olmuyor.İstediğim o bölümü kopyalabilsem ve o kopyaladığım bölümü başa ekleyip sayfama atabilsem daha ço ilgi çekeceğini düşnüyorum..Öbür türlü sadece bir test bir eğlence gözüyle bakanların ilgilenmeyeceklerini düşünüyorum.Nacizane düşüncelerim bunlar.Teşekkürlerimle.
Kopyalama engeli kapatıldı. Yorumunuz için çok teşekkür ederiz.